SACD Derneği’nin kapsamlı raporu “Güvenli Suriye Umudu Tükenmiş Durumda” mevcut koşullar ve yerinden edilmiş kişilerin (ÜİYEK) acil ihtiyaçlarına dair derinlemesine bir analiz sunuyor. Bu rapor, rejim kontrolündeki bölgeler ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi/Suriye Demokratik Güçleri kontrolündeki bölgelerde düzenlenen 3.007 görüşmeye dayanıyor. Örneklem, cinsiyet, yaş, göç türü ve sosyo-ekonomik arka plan açısından toplumu çeşitliliğiyle temsil etmektedir.
YÖNETİCİ ÖZETİ
Suriye’nin iç savaş öncesi nüfusunun yarısından fazlası halen ülke içinde veya dışında yerinden edilmiş durumda yaşamaktadır; yaklaşık 5,5 milyon mülteci, Suriye sınırları dışında (çoğunlukla Lübnan, Türkiye, Mısır, Irak ve Ürdün’de) yerinden edilmiş durumdadır ve diğer 7,2 milyon Suriyeli ise ülke içinde yerinden edilmiştir.
Yeni uluslararası krizler ortaya çıktıkça ve küresel dikkat ve temel insani yardım fonları başka alanlara doğru kaydıkça, bazı politika yapıcılar ve gözlemciler, artık Suriye ile ilgili çok fazla şey duymadığımız için Suriye’yi çatışma sonrası bir bağlam olarak anlama eğilimindedirler. Suriye rejiminin son yıllarda, Suriye’nin [1]BM’deki 2022 evrensel periyodik incelemesi (EPİM) de dahil olmak üzere, 13 yıllık çatışmanın ardından kendisini galip olarak ve dolayısıyla Suriye’yi yeniden inşa, geçiş dönemi adaleti ve uzlaşma gibi ciddi çalışmaların artık başlayabileceği “çatışma sonrası” bir bağlam olarak göstermek için büyük çaba sarf etmesiyle çatışma yarı donmuş bir hal almıştır. [2]
Rejim kontrolündeki bölgeler görünüşte kendi çatışma sonrası aşamasına girmiş gibi görünse de rejimin tutumu, devam eden baskılar ve kısmi normalleşmeye yönelik bölgesel açılımlar karşısında bile değişmemiştir. Rejim, uluslararası toplum ve bölge devletleriyle normalleşme arayışında büyük yıkıma yol açan Şubat 2023 Suriye-Türkiye depremini ustalıkla kullanmış, ancak bu normalleşme, kısmen rejimin Suriyeliler ve komşu ülkeler için güvenli bir ortam sağlama konusundaki yetersizliği ve isteksizliği nedeniyle başarısız olmuştur. Rejimin olumlu yönde bir davranış değişikliği sergilememesi nedeniyle son yıllarda Suriye’de kayda değer bir geri dönüş gerçekleşmemiştir.
SEÇİLİ TEMEL BULGULAR
-Güvenlik ve Huzur: Rejim bölgelerindeki Suriyelilerin yüzde 75’i ve Suriye’nin kuzeydoğusundaki Suriyelilerin yarısından biraz fazlası kategorik olarak yaşadıkları yerlerde kendilerini güvende hissetmediklerini söylemiştir. Keyfi tutuklamalar, zorunlu askerlik ve çatışma ile ilişkili şiddet gibi tehditler altında yaşmaktadırlar.
-Ekonomik Sıkıntılar: Rejim kontrolündeki bölgelerde yaşayan Suriyelilerin %90’ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve %72’si insani yardıma muhtaç durumda.
-Geri Dönüş Engelleri: sadece yüzde 1,1’lik bir kesimin önümüzdeki bir yıl içinde ülkeye geri dönmeyi düşündüğünü belirtmiştir. Bu, güvenlik ve ekonomik koşulların ana engeller olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır.
-Gözaltı, rejim bölgelerindeki Suriyeliler için hayatın belirleyici bir gerçeği olmaya devam etmektedir: Rejimin af kararnameleri hakkında medyada yapılan propagandalara rağmen, ankete katılanların sadece %17’si yakınlarının son çıkan af kararnameyle serbest bırakıldığını söylerken, ankete katılanların dörtte üçünden fazlası ise affın samimiyeti ve anlamlılığından şüphe duyduğunu ifade etmiştir.
-Sosyo-ekonomik yoksunluk : Suriyelilerin gelecekleri üzerinde giderek daha belirgin bir etki yaratmaktadır. Rejim bölgelerinde ve Kuzeydoğu Suriye’de yaşayanların yarısından fazlası yaşadıkları yerlerdeki ekonomik koşullardan memnun olmadıklarını söylerken; rejim bölgelerinde yaşayan ve fırsat buldukları takdirde göç etmeyi düşündüklerini söyleyen Suriyelilerin dörtte üçü bu düşüncelerinin ardında ekonomik faktörlerin yattığını belirtmiştir.
– Geri dönenlerin neredeyse tamamı başkalarına kendi izlerinden gitmelerini tavsiye etmemiştir. Rejim bölgelerindeki geri dönenlerin yüzde 85’i ve Suriye’nin kuzeydoğusundakilerin yüzde 91’i, yerlerinden edilmiş diğer Suriyelilere aynı şeyi yapmalarını tavsiye etmeyeceklerini söylemiştir.
– Dolayısıyla gelecekte çok daha fazla kişinin göç hareketliliği içinde olacağı söylenebilir. SACD’nin bulguları, Suriye’de şu anda, çatışma sırasında yerinden edilmemiş olan ancak ülkenin ekonomik çöküşü nedeniyle Suriye dışında bir yaşam düşünmeye zorlanan rejim bölgelerindeki nüfus arasında göç ve yer değiştirme niyetlerinin arttığını göstermektedir.
– Suriye’nin geleceğine dair kaybolan vizyon. Katılımcıların dörtte birinden azı BM öncülüğündeki siyasi sürece yönelik olumlu görüş bildirirken, birçoğu sürece dahil olan aktörlere veya sürecin kendisine güvensizlik duymaktadır.
ÖZET:
Rapor, Suriye’deki çatışmanın temel nedenlerinin hâlâ çözülmediğini, rejimin baskıcı güvenlik aygıtlarının varlığını sürdürdüğünü vurgulamaktadır. Suriyeliler, evlerine dönmeyi düşünmeden önce önemli siyasi reformlar ve güvenlik sektöründe değişiklikler talep etmektedir. Ülkenin tüm bölgelerindeki Suriyeliler her zamankinden daha yoksul durumda, ancak yoksulluk ve ekonomik göstergelerin ele alınmasıyla, evlerinden edilen milyonlarca mülteci ve yerinden edilmiş kişinin birdenbire geri dönmeyi düşüneceklerine inanmak da hata olacaktır.
Anket bulgularından açıkça anlaşılan bir husus da rejimde, rejimin güvenlik aygıtında ve ülke içindeki sosyo-ekonomik koşullarda sistemik değişiklikler yapılmadığı sürece mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin ülkeye kayda değer bir şekilde geri dönmeyeceği, aksine daha fazla Suriyelinin ülkeyi terk edeceğidir. Bir zamanlar BM’nin 2254 sayılı kararının da temelini oluşturan güvenlik sektörü reformu, mülteciler ve yerinden edilmiş kişilerin yanı sıra evlerini terk etmemiş ancak rejimin kontrolündeki Suriye’de yaşamı şekillendiren güvensizlik, yolsuzluk ve tekelleşme ile yaşayan Suriyeliler için Suriye’de geleceğe yönelik en önemli çözümlerden biridir.
Geçiş döneminde adalet, mahkum afları ve diğer konulardaki büyük laflarına rağmen, rejimin kanıtlanabilir ve anlamlı bir tutum değişikliğine gitmemesi, mültecilerin ve yerinden edilmiş kişilerin öngörülebilir gelecekte evlerine dönme konusundaki isteksizliği ile birleştiğinde, durumun gelecekte, şiddet ve zulümden, istikrarsızlıktan veya yoksulluktan kaçan Suriyelilerden daha fazlasının ülkeyi terk ettiği kritik bir noktaya ulaşabileceği anlamına gelmektedir. Libya’dan gelen ve çatışmanın en kötü günlerini hatırlayamayacak kadar genç olan yeni nesil Suriyeli mültecilerin Akdeniz’de “ölüm botlarına” bindiklerine dair hikayeler, Suriyelilerin daha iyi bir yaşam arayışıyla kendilerini ve ailelerini maruz bırakmaya razı oldukları sayısız riske işaret etmektedir.
Ayrıntılı bulguları içeren raporun tamamını aşağıdaki bağlantıdan okuyun:
[1] Syrian Legal Development Programme (SLDP) & We Exist, Fallacies not Facts: A critical legal study of the national report submitted by the Syrian Arab Republic in the third cycle of the universal periodic review in 2022,< https://weexist-sy.org/wp-content/uploads/Fallacies-not-Facts_EN.pdf> erişim: 10 Nisan 2024.
[2] Veronica Bellintani, ‘The Assad Regime’s Post-Conflict Narrative in the International Arena’, Tahrir Institute for Near East Policy (TIMEP), 10 May 2022, <https://timep.org/2022/05/10/the-assad-regimes-post-conflict-narrative-in-the-international-arena/> erişim: 27 Mart 2024.