Danimarka’nın, Suriyeli mültecilerin geri dönmelerinin güvenli olduğuna dair değerlendirmelere dayanarak Şam ve kırsalındaki Suriyeli mültecilere yönelik korumayı geri çekme kararı, ülkeyi küresel boyutta daha önce görülmemiş bir pozisyona soktu. Bugüne kadar hiçbir hükümet, sırf korumaları kaldırmak için resmi olarak Suriye’nin güvenli olduğu sonucuna varmamıştır. Böyle bir durum Suriye Rejimi’nin müttefikleri arasındaki Lübnan gibi bölgelerde bile henüz yaşanmadı. Ayrıca bu açıklamalar 5. Brüksel Konferansı okumalarına, konferans başkanının açıklamalarında belirtilen ortak AB pozisyonuna ve dahi Avrupa Komisyonu’nun Sivil Koruma ve İnsani Yardım Genel Müdürlüğü’nün (ECHO) pozisyonuna aykırıdır. ECHO’dan üst düzey bir yetkili, SACD’a gönderdiği bir mesajda açıkça şunu belirtti: “AB, herhangi bir mültecinin Suriye’ye geri dönüşünün gönüllü, güvenli, onurlu ve sürdürülebilir olması ve geri göndermeme ilkesi de dahil olmak üzere uluslararası hukuka uygun olması gerektiğini defalarca vurguladı. AB’nin mültecilerin dönüşü konusundaki çizgisi değişmedi. Geri dönenler, zorunlu askere alınma, keyfi gözaltı, zorla kaybedilme, işkence, fiziksel ve cinsel şiddet gibi sayısız engelle ve tehditle karşı karşıya kalmaya devam ediyor.” 

 Bununla birlikte, hükümetin kararı Danimarka Parlamentosu’nda ezici bir desteğe sahip. Bu da BM Suriye Komisyonu, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşların raporlarını açıkça görmezden gelerek, Danimarka’nın insan haklarına, AB’nin resmi pozisyonuna ve Avrupa Adalet Divanı kararlarına olan taahhütlerini ihlal etmesine imkan tanıyor. Danimarka’da konuyla ilgili siyasi tartışma hükümetin eylemlerinin gidişatını değiştirmeye yetecek kadar güçlü olmasa bile, kendilerini siyasetin hedefinde bulan Suriyeliler, gözaltı merkezlerinde zorlanıyor, hayatları mahvediliyor, aileleri birbirinden koparılıyor ve geri dönmeleri için baskı altına alınıyorlar.  

Şu anda Danimarka’daki mülteci sınır dışı etme merkezinde ikamet eden ve bu vakalara tanık olan Sn. Abdel-Raouf Ahmed, bu merkezlerde kendisinin ve diğer Suriyeli mültecilerin yaşadığı koşullar hakkında bizimle konuşmayı kabul etti. 

* Sizi Suriye’den kaçmaya iten sebep nedir ve neden geri dönmek istemiyorsunuz? 

Adım Abdel Raouf Ahmed, Şam’ın el-Midan Mahallesi’ndenim. Rejimin bombalarından biri evime düştüğünde Şam kırsalında yaşıyordum. Ağır yaralandım ve bu bombalar evimi tamamen yok etti. İyileştikten sonra 2014 yılının başında Şam’dan ayrılarak birçok ülkeye gittim. Danimarka’ya gelene kadar yolculuğum yaklaşık yedi ay sürdü. 

* Sizi Suriye’den kaçmaya iten asıl sebep nedir? Neden geri dönmek istemiyorsunuz? 

Yolculuğumu ıstırap ve zorluk çekerek, çöllerde ve denizlerde geçirdim. Suriye’ye geri dönmek için artık çok geç olan ‘ölüm’ gemilerinde yedi gece geçirdim. Mahkemede, Suriye’ye dönmektense Danimarka’da ölmeyi tercih ettiğimi, Suriye’ye dönmektense bir çadırda yaşayıp orada ölmeye hazır olduğumu söyledim. 

* Suriye’ye dönmek zorunda kalırsanız, sizce akıbetiniz ne olacak? 

İnsanları, dağı taşı, ağaçları yok eden eli kanlı bir rejime karşı çıkan benim gibi birinin Suriye’ye dönmesi imkansız. Bu cani rejim, kadınlara ve çocuklara merhamet etmeden, kimyasal silahlarla halkı yok etmiştir. Beşar Esad’ın bize yaptıklarını hiçbir başkan ya da zalim yapmadı. Milyonlarca insanı öldürüp yerinden eden bu diktatör, kelimenin tam anlamıyla “nüfus 7 milyonken Suriye’nin başına geçtik ve eski haline getirmemiz hiç de zor değil” dedi. Onu bir başkan olarak değil, müttefikleri tarafından kontrol edilen bir kukla olarak görüyoruz. Danimarka’ya turist olarak değil, zulüm gören bir savaş mültecisi olarak sığınmamıza yol açan buydu. 

* Neden Danimarka’ya sığınmayı seçtiniz? 

İnsan hakları hatta hayvan hakları konusunda çok hassas olan ülkelerden biri olduğu için, bu ülke acımızı anlayacak ve bizden çalınan haklarımızı bize verecek diye düşündüm. Bizi desteklemek ve yanımızda durmak yerine gitmemizi istiyorlar. Madem baştan beri bizi ağırlamak istemiyorlardı, neden kapılarını bize açtılar? Geri kalan Avrupa ülkelerindeki tüm Suriyelilere vatandaşlık veya kalıcı oturma izni verildi, ancak sekiz yıldır Danimarka’dayım ve oturma iznimi yenileyemiyorum. 

* Sınır dışı merkezlerinde kaç kişi var? 

300 ila 500 arasında kişi var. 

* Hepsi Suriye vatandaşı mı? Sadece Şam ve kırsalından kişiler mi var? 

Hayır, hepsi Suriyeli değil. İranlılar, Iraklılar, Filistinliler, Lübnanlılar, Filistinli-Suriyeliler, Eritreliler ve Afganlar gibi farklı ülkelerden insanlar var. 

* Sınır dışı edilmenin arkasında sorun veya suç vakaları mı var? 

Suriyelilerin herhangi bir suç vakası yok ama yetkililerin Şam’ın güvenli bir şehir olduğuna dair iddiasına dayanarak sınır dışı ediliyorlar. Geri kalan diğer uyruktaki kişilerin vakaları var ve sınır dışı edilmeleri kötü davranışlarından kaynaklanıyor, hatta bazılarının ağır cezaları var. 

* Zorla sınır dışı edilen var mı? 

Hayır, zorla sınır dışı edilme yok. Ama her 14 günde bir akrabalarınızı ziyaret etmeniz için size bir veya iki günlük süre veriyorlar, yani size kamptan kaçma fırsatı veriyorlar. İdarenin size verdiği bu iki gün dışında kamp dışında geceyi geçirmek kesinlikle yasak. Geç kalırsanız veya kamp dışında geceyi geçirirseniz 4 aya kadar hapis cezası alırsınız. Her gün parmak izi vermeniz gerekiyor. 

* Korumaları kaldırıldıktan sonra Danimarka’yı terk eden kişiler oldu mu? Nereye gittiler? 

Evet, ben kampa gelmeden önce İngiltere, Belçika, Almanya, Hollanda ve İsveç’te ikamet izni alma umuduyla yaklaşık 180 kişi kaçtı. 

* Danimarka’da ikamet izni verilmeyen kişilerin kaçtığı ülkeler, Danimarkalı yetkililerle temasa geçti mi? Danimarkalı yetkililer onlara ne cevap verdi? 

Evet, statülerini soruyorlar, hükümet de onlara dosyalarını henüz kapatmadığını söylüyor. Daha sonra Danimarka hükümeti, bu ülkelerden statülerini incelemeyi tamamlamak için bu kişileri geri göndermelerini istiyor. Onları alıp bir sınır dışı etme kampına yerleştiriyor. Bunlardan sonuncusu, hükümetin siyasi nedenlerle kardeşlerine sığınma hakkı tanımasına rağmen kendisi 20 gün önce sınır dışı edilen Şamlı, genç bir üniversite öğrencisiydi. 

Kaç kişinin başvurusu kabul edildi? 

Duruma göre değişiyor, yani tamamen rastgele. Danimarka makamları bazı ailelerde anne ve babaya oturma izni verdi ama çocukların başvurusu reddedildi 

* Bireylerin mi koruması kaldırılıyor yoksa tüm ailenin birden mi? Birbirlerinden ayrılarak sınır dışı merkezlerine götürülmeye zorlanan aile bireyleri var mı? 

Oğlum 18 yaşına geldiğinde, siyasi mülteci olarak oturma izni alabilmesi için ondan parmak izi istediler. Aynı gün benim oturma iznimi yenileme talebim reddedildi. Beni bu ülkedeki tek oğlumdan ayırarak ailemi böldüler. Geçen Mayıs ayından beri maddi yardımım kesildi ve şimdi oğlum ve erkek kardeşim bana maddi destekte bulunuyor. Ayrıca arkadaşımın oturma izni talebi, ailesine yeniden kavuştuktan sonra reddedildi. Karısı ve oğlu Belçika’ya giderek orada sığınma talebinde bulunmaya mecbur kaldı. Danimarka’da parmak izi vermedikleri için onlara sığınma hakkı verildi ama o hala oturma izni almak için savaşıyor. Kendisi orada yasa dışı yaşıyor, üstelik yardımları da kesildi. 

* Sığınma merkezinde yaşam koşulları nasıl? 

Günde üç öğün veriyorlar. Sabah sekizde kahvaltı, on iki buçukta öğle yemeği ve beş buçukta akşam yemeği veriliyor. Geleneksel Danimarka yemekleri veriyorlar ama yiyemediğim için makdus ve zahter gibi konserve Suriye yiyecekleri yiyorum. Fasulye ve nohut da yiyorum. Bu yaşadığımız acılar nedeniyle iştahsızlıktan günde sadece bir öğün yemek yiyorum. 

* Sığınma merkezinde ayrı bir odanız var mı? 

İçinde bir yatak, bir gardırop ve küçük bir masa bulunan yaklaşık altı metre bir odada yaşıyorum. 

* Aileniz nerede ve koruma kaldırıldıktan sonra başınıza neler geldi? 

Eşim, oğlum ve iki kızım için aile birleşim belgeleri sundum. Kızlarım evli ama kocaları kayıp. Yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyoruz. Bir süre sonra karım bir top mermisiyle öldü. Kızlarım, kocalarının akıbetini öğrenene kadar Suriye’den ayrılmak istemediler, çünkü çocukları da var. Oturma iznimi yenileme başvurum reddedildikten sonra şu anda yalnız yaşayan oğlumla tekrar bir araya geldim. 

* Bu merkezlerde yaşamasanız gidebileceğiniz başka bir yer var mı? 

Gidebileceğim başka bir yerim yok. Hangi Avrupa ülkesine gitmeye kalksam parmak izinden dolayı beni Danimarka’ya geri gönderecekler. Birçok insan sığınma talebinde bulundu ve geri gönderildikten sonra tutuklandı. Ben yaşlı bir adamım ve birçok hastalığım var. Elli iki yaşımdayken Danimarka’ya geldim. Şimdi altmış yaşındayım ve artık gücüm kalmadı, burada kendinizi hapiste zannediyorsunuz. Odanın kapısı özel cihazlarla açılıyor. Hem çıkmak istediğinizde hem de döndüğünüzde kartınızı polise ve göç memurlarına göstermeniz gerekir. 

* Herhangi bir sağlık sorununuz var mı? Bu merkezlerde sağlık takibi yapılıyor mu? 

Üç omurumda disk çıkıntıs, alt ana toplardamar yaralanması ve karnımda ince ve kalın bağırsağın bazı bölümlerinin çıkarılmasına neden olan bir yara var. Ben böbrek hastasıyım ve böbrek nakli oldum. Danimarka’da 5 operasyon geçirdim. Kötü sağlık durumum nedeniyle Danimarka’ya girdiğimden beri çalışmam ve eğitim görmem yasak. Son zamanlarda bazen ayakta durmama bile mani olan şiddetli ağrılar çekiyorum. Bana burada verilen tek tedavi, birkaç gün yataktan kalkamayacak hale getiren ağrı kesiciler. 

* Danimarka hükümetinin sizin ve diğer mültecilerin korumasını ne için geri çektiğini düşünüyorsunuz? 

Adaylar için seçim propagandası gibi bir siyaset oyunu olduğunu düşünüyorum ve ne yazık ki herkesin elinde oyuncak haline gelen Suriyeliler başta olmak üzere, mültecilerin sayısını azaltmak için halka vaatler veriliyor. Ama en nihayetinde toplam mülteci sayısı 33.000’i geçmiyor bile. Bu göçmenlerin hepsi, aralarında dükkan ve şirket sahipleri, okul öğrencileri ve üniversite öğrencileri de bulunan üretken kişiler. Aralarında olay çıkaran veya bir suçta bulunan kimse yok. Kendi hallerinde yaşayan çalışkan insanlar ve sadece sakin ve güvenli bir hayat istiyorlar. Suçlular ve kötü insanlarla aynı muameleyi görecek ve bu hapishaneyi hak edecek yanlış bir şey yapmadık.